SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1847 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

51 - (1847) حدثني محمد بن المثنى. حدثنا أبو الوليد بن مسلم. حدثنا عبدالرحمن بن يزيد بن جابر. حدثني بسر بن عبيدالله الحضرمي؛ أنه سمع أبا إدريس الخولاني يقول: سمعت حذيفة بن اليمان يقول:

 كان الناس يسألون رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الخير. وكنت أسأله عن الشر. مخافة أن يدركني. فقلت: يا رسول الله! إنا كنا في جاهلية وشر. فجاءنا الله بهذا الخير. فهل بعد هذا الخير شر؟ قال (نعم) فقلت: هل بعد ذلك الشر من خير؟ قال (نعم. وفيه دخن). قلت: وما دخنه؟ قال (قوم يستنون بغير سنتي. ويهدون بغير هديي. عرف منهم وتنكر). فقلت: هل بعد ذلك الخير من شر؟ قال (نعم. دعاة على أبواب جهنم. من أجابهم إليها قذفوه فيها). فقلت: يا رسول الله! فقلت: يا رسول الله! صفهم لنا. قال (نعم. قوم من جلدتنا. ويتكلمون بألسنتنا) قلت: يا رسول الله! فما ترى إن أدركني ذلك! قال (تلزم جماعة المسلمين وإمامهم) فقلت: فإن لم تكن لهم جماعة ولا  إمام؟ قال (فاعتزل تلك الفرق كلها. ولو أن تعض على أصل شجرة. حتى يدركك الموت، وأنت على ذلك).

 

[ش (دعاة على أبواب جهنم) قال العلماء: هؤلاء من كان من الأمراء يدعو إلى بدعة أو ضلال آخر. كالخوارج والقرامطة وأصحاب المحنة. وفي حديث حذيفة هذا، لزوم جماعة المسلمين وإمامهم؛ ووجوب طاعته، وإن فسق وعمل المعاصي من أخذ الأموال، وغير ذلك. فتجب طاعته في غير معصية. وفيه معجزات لرسول الله صلى الله عليه وسلم، وهي هذه الأمور التي أخبر بها وقد وقعت كلها].

 

{51}

Bana Muhammed b. Müsennâ rivâvet etti. (Dediki); Bize Velîd b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân b. Yezîd b. Câbir rivayet etti. (Dediki): Bana Büsr b. Ubeydullah. El-Hadramî rivayet etti ki, kendisi Ebû İdrîs EI-Havlânî'yi şunu Söylerken işitmiş: Ben Huzeyfe b. Yemân'ı şöyle derken dinledim :

 

İnsanlar Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hayrı soruyor; ben de başıma gelir korkusu ile ona şerri soruyordum. Ve :

 

  Yâ Resulâllah! Biz câhiliyyet ve kötülük içinde idik. Sonra iAllah bize bu hayrı getirdi. Acaba bu hayırdan sonra şerr var mı? Dedim.

 

«Evet!»  cevâbını verdi.

 

  Ya bu şerrden sonra bir hayır olacak mı? Dedim. «Evet! Ama onda duman olacaktır!»  buyurdu. Ben :

 

  Onun dumanı nedir? Dedim.

 

«Benim sünnetimden başka yol tutan; benim yolumdan başka yolda giden bir kavim! Onların kimini tanıyacak; kimini yadırgayacaksın!» buyurdu. Ben :

 

  Bu hayırdan sonra bir şerr olacak mı? Diye sordum.

 

«Evet! Cehennemin kapılarında bir takım dellâllar!.. Cehenneme gitmek üzere bunlara kim İcabet ederse onu oraya atarlar.»  buyurdu. Ben :

 

  Yâ Resulâllah! Onları bize tavsif eyle! Dedim.

 

«Evet! Bizim aşiretimizden bir kavim! Btzim dilimizle de konuşurlar!» buyurdu.

 

  Yâ Resulâllah! Bu başıma gelirse ne buyurursun? Dedim,

 

«Müslümanların cemaati ile imamından ayrılmazsın!» buyurdu. (Ben tekrar) :"

 

  Şayet cemaatleri ve imamları yoksa? Dedim.

 

«Bu fırkaların hepsinden uzaklaş! Velev bir ağacın kütüğünü ısırıp bu halde iken ecel sana yetişsin!» buyurdular.

 

 

52 - (1847) وحدثني محمد بن سهل بن عسكر التميمي. حدثنا يحيى بن حسان. ح وحدثنا عبدالله بن عبدالرحمن الدارمي. أخبرنا يحيى (وهو ابن حسان). حدثنا معاوية (يعني ابن سلام). حدثنا زيد بن سلام عن أبي سلام. قال:

 قال حذيفة بن اليمان: قلت: يا رسول الله! إنا كنا بشر. فجاء الله بخير. فنحن فيه. فهل من وراء هذا الخير شر؟ قال (نعم) قلت: هل من وراء ذلك الشر خير؟ قال (نعم) قلت: فهل من وراء ذلك الخير شر؟ قال (نعم) قلت: كيف؟ قال (يكون بعدي أئمة لا يهتدون بهداي، ولا  يستنون بسنتي. وسيقوم فيهم رجال قلوبهم قلوب الشياطين في جثمان إنس) قال قلت: كيف أصنع؟ يا رسول الله! إن أدركت ذلك؟ قال (تسمع وتطيع للأمير. وإن ضرب ظهرك. وأخذ مالك. فاسمع وأطع).

 

[ش (عن أبي سلام قال: قال حذيفة) قال الدارقطني: هذا عندي مرسل. لأن أبا سلام لم يسمع حذيفة. وهو كما قال الدارقطني. لكن المتن صحيح متصل بالطريق الأول. وإنما أتى مسلم بهذا متابعة، كما ترى. وقد قدمنا أن الحديث المرسل إذا روي من طريق آخر متصلا تبينا به صحة المرسل. وجاز الاحتجاج به. ويصير في المسئلة حديثان صحيحان.

(في جثمان إنس) أي في جسم بشر].

 

{52}

Bana Muhammed b. Sehl b. Asker Et-Temimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti. H.

Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya —ki İbni Hassândır— haber verdi. (Dediki): Bize Muâviye (yâni İbni Sellâm) rivayet etti. (Dediki): Bize Zeyd b. Sellâm, Ebû Sellâm'dan rivayet etti. (Demişki): Huzeyfe b. Yemân şunları söyledi:

 

  Yâ Resûlallah! Biz fenalıkta idik. Allah hayır getirdi. Şimdi biz onun içindeyiz. Acaba bu hayrın ardında bir şerr var mıdır? Dedim.

 

«Evet!» cevâbını verdi.

 

  Bu şerrin arkasında bir hayır var mıdır? Dedim.

 

«Evet!» buyurdular.

 

  Yâ bu hayrın arkasında bir şerr var mıdır? Dedim.

 

«Evet!» cevâbını verdi.

 

  Nasıl? Dedim.

 

«Benden sonra benim doğru yolumdan gitmeyen ve benîm sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacak. İçlerinde bîr takım adamlar türeyecek kî, kalpler! insan cisminde şeytan kalbi olacak!»  buyurdu.

 

  Ben buna yetişirsem ne yapayım yâ Resûlallah! Dedim.

 

«Dînler ve emîre itaat edersin. Sırtın dövülse ve malın alınsa bile yine dinle ve itaat eyle!»   buyurdular.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhari «Fiten» ve «Menâkıb» bahislerinde; ibni Mace «Fiten» de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.

 

Dehan: Duman demektir. Bâzılarına göre bu kelimenin aslı, hayvanın rengindeki siyaha çalar bulanıklıktır. Burada ondan murâd: Kalplerin birbirlerine karşı safiyeti kalmaması; habasetlerinin devam etmesidir.

 

Kaadi İyâd : «Şerrdeıı sonra gelecek hayır halife Ömer b. Abdillâzîz'in zamanıdır. Kimini tanıyıp kimini yadırgayacakları, ondan sonra gelecek âmirlerdir.» diyor. Cehennem kapılarındaki dellâllardan murâd: Haricîlerle Karmatîler gibi bid'at dalâlet propagandası yapan âmirlerdir.

 

Hadisin ikinci rivayeti için Dârekutnî: «Bence bu hadîs mürseldir. Çünkü Ebû Sellâm. Huzeyfe'den işitmemiştir.» demektedir. Bu iddia doğrudur. Ancak hadisin birinci rivâyetindeki metni sahihtir. Bu ikinciyi Müslim mütâbeat için getirmiştir. Maksadı, birinci rivayeti onunla takviye etmiştir. Kitabımızın başında görmüştük ki, mürsel bir hadîs, başka bir yoldan muttasıl olarak rivayet edilirse o mürselin sahîh olduğu anlaşılır ve artık onunla ihticâc olunur. Bir meselede iki tane sahîh hadîs bulunmuş olur.

 

Hadîs-i şerif yukarıda görülenler gibi müslümanların cemaatine devamın ve âmirlerine —fâsik ve zâlim bile olsalar— ma'sıyeti emretmemek şartı ile itaatin.vücûbuna delildir. Bu hadis de mu'cizedîr. Bütün haber verdiği şeyler zuhur etmiştir.